Nâzım "Bir Küvet Hikayesi" şiirinde anlatır...
Fahire kocasının ihanetini öğrenir. Onu eve çağırır ve "Doğru mu?" diye sorar.
"Evet" der Süleyman...
Rahatlar Fahire... Keser ağlamayı ve ayrıntıya girer:
"- Nerde buluşuyordunuz?
- Bir otelde...
- Beyoğlu tarafında mı?
- Evet.
- Kaç defa?
- Ya üç, ya dört.
- Üç mü, dört mü?
- Bilmiyorum."
Şiirin bir yerinde Nazım o zor soruyu sordurur kadın kahramanına:
"- Çok mu seviyordun?
- Sevmek mi? Hayır...
- Başkaları da var mı?
- Yok."
Bu yanıtı alınca da şöyle der Fahire:
"Bunu sevdin demek... Başkaları da olsaydı daha rahat ederdim..."
Farklı yetiştirilme tarzlarından olsa gerek:
Erkek "Sevse de sevişmesin" derdinde;
Kadın "Sevişse de sevmesin"e razı...
Oysa sevmeden sevişmekle, sevişmeden sevmek aynı sakat doğumun ikizleri değil midir?
Can Dündar'dan...
Fahire kocasının ihanetini öğrenir. Onu eve çağırır ve "Doğru mu?" diye sorar.
"Evet" der Süleyman...
Rahatlar Fahire... Keser ağlamayı ve ayrıntıya girer:
"- Nerde buluşuyordunuz?
- Bir otelde...
- Beyoğlu tarafında mı?
- Evet.
- Kaç defa?
- Ya üç, ya dört.
- Üç mü, dört mü?
- Bilmiyorum."
Şiirin bir yerinde Nazım o zor soruyu sordurur kadın kahramanına:
"- Çok mu seviyordun?
- Sevmek mi? Hayır...
- Başkaları da var mı?
- Yok."
Bu yanıtı alınca da şöyle der Fahire:
"Bunu sevdin demek... Başkaları da olsaydı daha rahat ederdim..."
Farklı yetiştirilme tarzlarından olsa gerek:
Erkek "Sevse de sevişmesin" derdinde;
Kadın "Sevişse de sevmesin"e razı...
Oysa sevmeden sevişmekle, sevişmeden sevmek aynı sakat doğumun ikizleri değil midir?
Can Dündar'dan...