Tosbagalar
 

Tosbagalar  UVERCiNKA 

FRANSIZLAR

"fransa'nın yazı da, kışı da yoktur. Ahlakı da yoktur. Bunların dışında şahane bir ülkedir. Ve genelde fahişeler tarafından yönetilir."
Mark Twain.

"Arkamda bir fransız ordusu olacağına, karşımda bir Alman ordusunun olmasını tercih ederim."
General George S. Patton

"Yanınızda fransa ile savaşa gitmek, akordeonla geyik avına gitmeye benzer."
General Norman Schwarzkopf.

"İki türlü tepki verebiliriz. Ya bir fransız gibi ya da bir şey yaparak."
Marge Simpson.

"İlgilenebildiğim kadarıyla savaş başarısızlık demektir."
Jacques Chirac.

"fransa ilgileniyorsa haklısınız."
Rush Limbaugh.

"fransa'nin bizim savaşa girmemizi desteklediği tek an Alman ordusunun Paris'te kahve içtiği andır. "
Regis Philbin.

"fransızların Irak'ta Saddam Hüseyin'e karşı bize yardım etmemelerine kızmayın. Onlar Hitler'i fransa'dan atmamıza da yardım etmemişlerdi."
Jay Leno.

"fransızların içinde yer almayacağı bir Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı'na benzer."
Anonim.

"Nazilerden daha çok Big Mac ve DisneyWorld ile savaşan bir ulustan daha ne beklenir ki!"
Dennis Miller.

"Bize ihtiyaç duyduğu anda fransa'nın orada olduğunu hatırlamak çok önemlidir."
Alan Kent.

"fransa'nın tümünü ele geçirmek Almanların üç gününü almıştı. Çünkü yağmur nedeniyle ilerlemek zor oluyordu."
John Xereas.

>> Fatih Altaylı / Sabah (13.10.2006)

Tosbagalar  Adsız 

ACİL DURUMLAR İÇİN "ICE"

Elbette hiçbirimizin başına gelmesini istemeyiz, ama kaza vb. gibi acil durumlarda yasadığımız en büyük sıkıntılardan biri sizi bulanlarin kime haber verecegidir.

Artık günümüzde neredeyse herkesin bir cep telefonu var, fakat sizi bulanlar buradaki hangi numarayi çevireceklerini genelde bilemezler.

Hele bir de bu durum yabancı bir ülkede başınıza geldiğinde...

Bunun için başta İngiltere olmak üzere pek çok ülkede halk yeni bir uygulama geliştirdi ve adını da ICE (In Case of Emergency - Acil durumda) adını verdi.

Burada cep telefonunuza acil bir durumda kime ulaşılmasını istiyorsaniz adını ICE diye kayıt ediyorsunuz, ve dunyanın neresinde olursanız olun, sizi bulanlar once bu numarayı arayabiliyor.

Alternatif olarak birden fazla kişiyi acil durumda ulaşılacak kişi yapmak istiyorsanız bunları da ICE1, ICE2, ICE3 vs. kaydedebilirsiniz.


***Bence tüm blog sahipleri bu yazıyı yayınlamalı, hepimiz maillerle yaymalıyız. Kim bilir, olmasını istemeyiz ama, başımıza birşey geldiğinde, bu yazıyı okumuş birisi, bizi bulabilir...***

Tosbagalar  irfy 

gidiyorum

Tosbagalar  irfy 

BİLGE İLE KÖPEK

Bir bilge, bir göletin başında oturmaktadır. Susuzluktan kırılan bir köpeğin devamlı olarak gölete kadar gelip, tam su içecekken kaçması dikkatini çeker. Dikkatle izler olayı. Köpek susamıştır, ama gölete geldiğinde sudaki yansımasını görüp korkmaktadır. Bu yüzden de suyu içmeden kaçmaktadır. Sonunda köpek susuzluğa dayanamayıp kendini gölete atar ve kendi yansımasını görmediği için suyu içer. O anda bilge düşünür:

-"Benim bundan öğrendiğimm şu oldu" der. "Bir insanın istekleri ile arasındaki engel, çoğu zaman kendi içinde büyüttüğü korkulardır. Kendi içinde büyüttüğü engellerdir. İnsan bunu aşarsa, istediklerini elde edebilir."

Ama biraz daha düşününce aslında gerçek öğrendiği şeyin bundan farklı olduğunu görür. Asıl öğrendiği şey, insanın bir bilge bile olsa bir köpekten öğrenebileceği bilginin var olduğudur. Bu yüzden ne varsa paylaş, senden de öğrenilecek bir şeyler vardır diğer insanlar için...



Her insanın bir hikâyesi ve söyleyecek bir sözü mutlaka vardır.

Tosbagalar  irfy 

Eflatun'dan...

"İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir?" diye sorulmuş Eflatun'a.
Eflatun tek tek sıralamış:
"Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için para öderler.
Yarından endişe ederken bu günü unuturlar. Dolayısıyla ne bu günü ne de yarını yaşarlar.
Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler."

Tosbagalar  zynp 

ben böyleyim...

Tosbagalar  UVERCiNKA 

AH ŞU AMERİKALILAR

Aşağıdaki konuşmalar Deniz Navigasyon kanalı 106 (Finisterra/Galicia)'dan kaydedilmiştir.

İspanyollar : "Burası A-853, çarpışmadan kaçınmak için lütfen rotanızı 15 derece güneye çevirin. Şu anda 25 deniz mili uzaktasınız ve tam üzerimize doğru gelmektesiniz."

Amerikalılar: "Asıl siz kendi rotanızı 15 derece kuzeye çevirin"

İspanyollar: "Negatif! Tekrarlıyoruz, rotanızı 15 derece güneye çevirin!"

Amerikalılar: "Sizinle ABD gemisinin kaptanı konuşuyor, kendi rotanızı derhal 15 derece kuzeye çevirin."

İspanyollar : "Önerinizi makul ve mümkün bulmuyoruz. Bize çarpmak istemiyorsanız 15 derece güneye çevirin"

Amerikalılar: (Sesini yükselterek) "Sizinle ABD deniz filosunun büyüklükte ikinci uçak gemisi USS Lincoln'un kaptanı Richard James Howard konuşuyor, beraberimizde iki kruvazör, avcı uçakları, dört denizaltı var. Ayrıca bizi hücumbotlar destekliyor. Size "tavsiye etmiyorum, emrediyorum!" Rotanızı 15 derece kuzeye çevirin, aksi halde filomuzun emniyeti için gereken tedbiri alacağız! Derhal rotamızdan çekilin gidin!"

İspanyollar : "Sizinle Juan Manuel Salas Alcantara konuşuyor, burada iki kişiyiz. Beraberimizde bir köpek, akşam yemeğimiz, iki şişe bira ve bir de kanaryamız var. Kanarya şu anda uyuyor. Ayrıca bizi radyo istasyonu Cadena Dial de La Coruna destekliyor. Şu anda İspanya'nın Finisterra Galicia kıyısında ve A-853 numaralı deniz fenerinde olduğumuzu göz önüne aldığımızdan buradan hiç bir yere gitmeye niyetimiz olmadığını Söyleyelim. Deniz fenerimizin İspanya'daki deniz fenerleri arasında büyüklük açısından kaçıncı sırada olduğu konusunda hiç bir fikrimiz yok. Kayalık sahillerimize kafadan geçirmek üzere yönlenmiş geminizin emniyeti için istediğiniz tedbiri alabilirsiniz. Ama yine de ısrarla tavsiye ediyoruz rotanızı 15 derece güneye çevirin."

Amerikalılar: "Okey, anlaşıldı. Teşekkürler."

Tosbagalar  UVERCiNKA 

VAAZ

Hoca vaaz vermek istediği salona girmiş. Salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş. Konuşup konuşmama konusunda seyise sormuş:

"Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mı, yoksa konuşmamalı mıyım?"

Seyis cevap vermiş:

"Hoca ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp birtanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim."

Bu sözlere hak veren hoca duaya başlamış. İki saatin üzerinde konuşmuş durmuş, duadan sonra kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de vaazın çok iyi olduğunu onaylanmasını isteyerek sormuş:

"Vaazımı nasıl buldun?"

Seyis Cevap vermiş:

"Sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de ahıra gelip biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim, ama elimdeki tüm yemi ona verip hayvanı çatlatmazdım."

Bilmem Anlatabildim mi? ;)

Tosbagalar  irfy 

Farklı bakış açıları & Hoşgörü

Bir adam, kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu, o zamanlar aynı zamanda aşevi işlevi görmekte olan bir dergaha bağışlamak ister.

Adam Hacı Bektaş-ı Veli'nin dergâhına gider. Durumu Hacı Bektaş-ı Veli'ye anlatır ve o ' helal değildir' diyerek bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana'ya anlatır. Mevlana ise bu kurbanı kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş-ı Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana'ya bunun sebebini sorar. Mevlana şöyle der:

- Biz bir karga isek Hacı Bektaş-ı Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.

Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş dergâhı'na gider ve ona, Mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş-ı Veli'ye sorar. O da şöyle der:

- Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.

Böylesi tevazu ve incelikle, birbirlerini yermek yerine yüceltebilmeyi becerebilen insanlar olmamız dileğiyle...
Sanırım özellikle günümüzde, toplum olarak en çok ihtiyacımız olan şey bu nitelik.

Tosbagalar  SadHunter 

Dünkü Milliyet'in 3. sayfasında bir haber : " 12 yaşındaki kız
internette tanıştığı adama kaçtı. "
Sayfayı çevirin:
Edirne'de sevişirken görüntülenen liseli kızın fotoğrafları...
Ve günlerdir Mardin'den Sivas'a kadar Türkiye'nin dört bir yanından
12 13 yaşında küçük kızlara tecavüz haberleri...
Madalyonun bir yüzünde ağzı salyalı sübyancılar var. Peki diğer
yüzünde?..
Alttan alta inanılmaz bir " ergen ihtilali " yaşadığımızın
farkında mısınız? Son zamanlarda bir lise mezuniyet balosunda
bulundunuz mu hiç?
Gitseniz, gördüğünüz ağır makyajlı, cesur dekolteli, yüksek
topuklu,cep telefonlu kızların 16 - 17 yaşında olduğuna
inanabilir miydiniz acaba?
Levent'te bir estetik kliniğinde görevli bir uzmanla görüştüm.
Dinlediklerime inanamadım:
" 14 - 15 yaşında kızlar, ana babalarından habersiz gelip
kaşlarını kaldırmak, fazla yağlarını aldırmak,
selülit tedavisi yaptırmak istiyor "
muş. Geçenlerde bir kız elinde Angelina Jolie ' nin fotoğrafıyla
gelmiş ve " Bununki gibi dudak istiyorum " demiş. 18' lik bir
lolita da göğüslerini büyütmesi için yalvarmış.
" En büyük istekleri " neymiş biliyor musunuz? Zara'nın ya da
Diesel' in 34 bedenine sığmak...
Bunun için yarışıyorlarmış: " Çünkü televizyonda gördükleri
mankenler 34 beden giyiyor. Onu giyebilmek için
44 kilo kalmaları lazım. Bunun için resmen aç geziyorlar.
Gün boyu yedikleri, bir kase yoğurt, iki tas salata, sigara,
kahve ve kola...500 kaloriyle yaşamaya çalışıyorlar. O yüzden vücutlarında
demir,sodyum eksikliği var.Yanlış beslendikleri için vücutları hızla
deforme oluyor, müdahale için de bize geliyorlar. "
Uzman, bunun son 3 yılda gözlenen bir " patlama " olduğunu
söylüyor: " Ben de anneyim, 18'lik ' lipolu ' (yağ aldırmış)
kızları görünce dehşete kapılıyorum. Biriktirdiği 300 - 500 milyonla
gelip ' Dudağımızı şişir' diyenleri
' Bırakın dudağınızı da gidin kafanızı şişirin' diye geri
yolluyorum. " Genelde üst gelir grubundan hastaları bulunan bir
jinekoloğun gözlemleri daha da çarpıcı:
" Genç nüfusta müthiş bir uyanma var " diyor. 17 - 18
yaşlarında lise öğrencilerinin kürtaj için başvurduğunu söylüyor ve
bazı gözlemlerini aktarıyor: Batı'da ergenlik yaşı 16 - 17' den 11 - 12' ye geriledi.
Amerika'da 10 yaşa kadar düştü. Genç kızlar annelerinden çok daha erken
adet görüyor artık...
Bunun, iklimden beslenmeye kadar pek çok nedeni olabilir ama en
önemli nedenlerinden biri " psiko - seksüel uyarımın artması "...
Yani, okulda, çevrede ve özellikle de medyada cinsel teşhirin
yaygınlaşması... Baştan çıkarıcı klipler, uyarıcı filmler,
cinsellik yüklü diziler, çıplaklığa çağıran reklamlar, beyinde ergenliği
erken uyandırıyor, cinselliğin keşfini hızlandırıyor.
Özellikle varlıklı kesimden gençler, lise çağında, özentiyle
büyük ve seksi görünme derdine düşüyor.
Karşı cinsi de sadece bir seks nesnesi olarak görüyor.
Anneleri mi? Onlar da kızlarının ponponlu çorapları ve lastik
ayakkabılarıyla genç görünme çabasında... Küçükler büyük,
büyükler küçük görünmek için yarışıyor adeta...
Kimseyi suçlamayalım; bu tablo bizim eserimiz: İyi bir kalça
sahibi olmanın, iyi bir kafa sahibi olmaktan daha
fazla prim yaptığı bir ülkeden ne bekliyordunuz ki? Kafasını
çalıştıranların kafasını koparırken, kalçasını çalıştıranları
baş tacı eden bir toplumda nasıl çocuklara "
Göğsünü değil, kütüphaneni büyüt " öğüdü
verebiliriz ki?
Yasak çare değil...
Beyin faaliyetine itibar kazandırmaya ve öncelikler
konusunda topyekün bir hesaplaşmaya ihtiyacımız var. bu toplum
nereye gidiyor sizce........
CAN DÜNDAR

  Tosbagalar Kaavesi
Tosbaga Ara Web'de ara

powered by FreeFind

Linkler

 
|  Listed on BlogShares  
   page hit counter

Powered by
Limk Tosbagaları